Alman Sanayi Federasyonu (BDI), Almanya ekonomisinin derin bir kriz içinde olduğunu duyurdu. BDI Başkanı Peter Leibinger, Almanya'nın bu yıl GSYH'sinde yüzde 0,1'lik bir düşüş beklediklerini açıkladı. Bu, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin 1990'dan beri ilk kez art arda üç yıl büyümemesine neden olabilir. Avrupa Birliği'nin ise yüzde 1,1, küresel ekonominin de yüzde 3,2 büyümesi bekleniyor. BDI'nin raporu, Almanya'nın ekonomik olarak Avrupa'nın gerisinde kalacağını gösteriyor. Bu durumun sadece COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşıyla sınırlı olmadığı, yapısal sorunlardan kaynaklandığı vurgulanıyor. Hükümetlerin yıllardır reformları ertelemesinin ve yatırımları geciktirmesinin bu duruma yol açtığı belirtiliyor.

Yapısal Sorunlar ve Krizin Boyutları

BDI Başkanı Leibinger, Almanya'nın mevcut durumunun sadece geçici bir kriz olmadığını, 2018'den beri süregelen yapısal zayıflıkların sonucu olduğunu dile getirdi. Özellikle sanayideki büyümenin yapısal bir kırılma yaşadığına dikkat çekti. Aşırı bürokrasi, yetersiz altyapı yatırımları, yüksek enerji fiyatları ve zayıf inovasyon ortamı başlıca sorunlar olarak gösteriliyor. Hükümetin acil önlemler alması ve modern altyapıya, ekonominin dönüşümüne ve dayanıklılığına yönelik kamu yatırımlarına odaklanması gerekiyor. Bu durum, ülkenin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Ekonomik büyümenin yeniden canlandırılması için güçlü ve kararlı bir hükümetin önemine vurgu yapılıyor.

ABD'den Gelen Tehditler ve Avrupa Politikaları

ABD Başkanı Donald Trump'ın olası yeni gümrük tarifeleri, Almanya ve AB ekonomisine ağır bir darbe vurabilir. BDI, bu tarifelerin AB'nin ekonomik büyümesini baskılayarak Almanya'yı 2025'te yüzde 0,5 oranında küçültebileceğini tahmin ediyor. Almanya'nın ABD'ye olan ihracatının yaklaşık yüzde 10 olduğunu göz önüne alındığında, bu durumun etkileri oldukça büyük olacak. Avrupa'nın stratejik açıdan daha bağımsız hale gelmesi ve ekonomik çıkarlarını etkin bir şekilde temsil etmesi gerektiği vurgulanıyor. Avrupa Birliği'nin daha fazla entegrasyon ve rekabet gücü için ittifaklar kurması gerekiyor. Almanya'nın da iddialı bir ekonomi politikası gündemiyle bu sürece öncülük etmesi bekleniyor.

Resesyon Kapısı ve Seçimlerin Etkisi

Geçen yıl Çin ile artan rekabet ve yapısal sorunlar nedeniyle Almanya ekonomisi art arda ikinci yıl küçülme kaydetti. 2025'in ilk çeyreğinde de daralma yaşanması halinde, teknik resesyona girilecek. Siyasi belirsizlik, artan dış rekabet, yüksek enerji maliyetleri ve hala yüksek olan faiz oranları, Almanya ekonomisini baskılamaya devam ediyor. Analistler, 2025 yılı için sadece hafif bir büyüme bekliyor. Kasım 2024'te dağılan üç partili koalisyon hükümeti ve Şubat 2025'te yapılacak erken seçimler de ekonomik belirsizliği artırıyor. Hükümetin önceliklerinin ekonominin canlandırılması ve yapısal reformlar olması gerekiyor.